Genel Başkanımız Sayın Öztürk YILMAZ, X hesabından yapmış olduğu paylaşımında; “idealine samimi bağlı ve şiddeti reddeden vatansever ülkücüleri tenzih ettiğini”,“onlara tek sözünün olmadığını ve olamayacağını”, “çok iyi dostları olduğunu ve samimi insanlar olduklarını”, “konunun ülkücüler değil, “Ülkü Ocakları” Olduğunu”, “Ülkü Ocakları”nın kapatılması gerektiğini”, “Terör, uyuşturucu, mafya, rant ve çete haline dönüştüğünü”, “devlet içinde devlet olmayacağını”, “PKK’nın dağda askerlerimizi şehit ettiğini, “Ülkü Ocakları’ndaki mafyaların da siyasetçileri şehirde öldürdüğünü”, “arkalarında bazı siyasal partilerin olduğunu”, “bu nedenle suça karışanların yargılatılamadığını”, “her taşın altından bunların çıktığını”, “kendisine yönelik suikast girişiminde de Ülkücü mafyacıların taşeron olarak kullanıldığını”, “Sinan Ateş dosyasının da aynı olduğunu” ifade etmiş;“Böyle devlet olur mu, böyle hukuk olur mu, böyle adalet olur mu,sorularını sormuş ve “Ülkü Ocakları”nın ve benzeri yapıların kesinlikle kapatılması gerektiğini vurgulamıştır.
Sayın YILMAZ’ın içeriğini açıkladığımız paylaşımı sonrasında 25, 26, 27 ve 28. dönemlerde Milliyetçi Hareket Partisi(MHP)’nden Ankara milletvekilliği yaptığı anlaşılan “Prof.Dr.” unvanlı Mevlüt KARAKAYA adlı şahıs,“Ülkü Ocakları Kapatılsın” diyebilen çakal yüreği yutmuş @ozturkyilmazYP” şeklinde başlayan bir X paylaşımı yapmıştır. Söz konusu paylaşımında, Sayın YILMAZ hakkında, aşağılayıcı bir bağlam içerisinde “çakal”, “onursuz”, “yaratık”gibi ifadeler kullanmış, Musul’daki Türk Başkonsolosluğu’nun IŞID tarafından işgal edilmesi olayına atıfla “Rezilliğinle ünlendin” ve “zırvalarınla kepaze oldun” şeklinde devam etmiştir.
Sayın YILMAZ’ın paylaşımında vurgulandığı gibi idealine samimi bağlı ve şiddeti reddeden vatansever ülkücüler tıpkı bizim gibi M.K.Atatürk ilke ve devrimlerine içten bağlılık duyan gerçek yurtseverlerdir. Ancak; küçük yaşlardaki çocuklar dahil olmak üzere, herkesin malumu olan ve bildiği bir gerçeklik,Türkiye’de mafya-siyaset-yargı üçgeni denilincesıradan yurttaşın aklına ilk gelenin “Ülkü Ocakları” olduğudur. Nitekim ilk defa 1997 yılındaki Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nde “Türk milliyetçiliği bazı kesimlerce ırkçılığa dönüştürülmek istenmektedir. Ülkücü mafya bundan yararlanmak iste¬mektedir. Bu da bir tehdit unsuru oluşturmaktadır”denilmiş olup, günümüz itibariyle, bu yapılar, devlet çarkının sağlıklı işlemesinin önündeki en önemli engel haline gelmiştir.
Sayın KARAKAYA’nın ifade ettiği Musul Başkonsolosluğu’nun terör örgütü IŞID tarafından ani bir baskınla işgal edildiği olayla ilgili süreçten de bihaber olduğu anlaşılmaktadır. Şimdilik, kısaca, Sayın YILMAZ’ın Musul Başkonsolosluğu’nun basılmasının öncesinde ve sonrasında “devlet adamı” vakurluğuna uygun olarak, siyasal İslamcı hükümete rağmen, bir kahramanlık destanı yazdığını ifade etmekle yetiniyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk, ne zaman ne şekilde devlete zarar veren yapılardan kurtulmuşsa, Türkiye’nin günümüzde de devletin normal şekilde işlemesini engelleyen yapılardan kurtulması gerekmektedir.İllegal yapılarla ve mafya ile irtibatlı olan dernek, vakıf ve siyasal partilerin kapatılması Anayasa ve yasaların bir gereğidir.
Sayın YILMAZ’ın açıklaması bu kadar açık ve net iken akademik kadro unvanı “Prof.Dr” olan bir şahısın, bu şekilde hakaretlerle dolu ifadeler kullanması “akademik unvanları”nı nasıl elde ettiği konusunda kuşkularımızın oluşmasına sebebiyet vermiştir. Çünkü; söyleminiz ve kullandığınız kelimeleriniz, sizin zihinsel derinliğinizin göstergesidir. Akademik süreçler içerisinde bolca kitap, makale, rapor, tez, gazete vs. okumak ve akademik çalışmalar yapmak suretiyle olgunlaşırsınız ve oturmanız, kalkmanız, konuşmalarınız ile çevrenize örnek olmanız icap eder.
Sayın KARAKAYA’nın aşağılayıcı ve tehdit edici ifadeleri terör, uyuşturucu, mafya, rant ve çete haline dönüşen “Ülkü Ocakları”nın neden kapatılması gerektiğine dair yaklaşımımızı destekler mahiyettedir.
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Yenilik Partisi Parti Sözcüsü
Doç.Dr. Kemal ÇİFTÇİ
