Türkiye ile Ruanda arasında 24 Haziran 2019’da imzalanan “Turizm İşbirliği Anlaşması”, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onaylamasının ardından 29 Mayıs 2024 tarihli ve 32560 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Söz konusu “Anlaşma” metni incelenmiş olup, benzer nitelikte anlaşmalarda yer aldığı şekilde, turizm yatırımları, tanıtım ve pazarlama ile değişim programlarına ilişkin hükümler içerdiği görülmektedir.
Ancak;“Anlaşma”nın “Resmi Gazete”de yayımlanmasının akabinde Türkiye’ye yönelik yeni bir sığınmacı akımının oluşacağı şeklindeki değerlendirmeler, kamuoyunda siyasal İslamcı hükümetin kapalı kapalı ardında gizli taahhütler altına girdiğine yönelik ne derece büyük bir güvensizlik ve endişenin oluşmuş olduğunu göstermiştir.
Birleşik Krallık ile Ruanda arasında yapılan anlaşmaya göre, ülkeye yasa dışı yollardan giren sığınmacılar, Ruanda’ya gönderilecek, bunun için Ruanda’ya belli bir miktar para ödenecek ve sığınma başvuruları Ruanda’da değerlendirilecektir.
Değerlendirmeleri olumlu sonuçlandırılan sığınmacılara,“mülteci statüsü” verilecek ve sonra da Ruanda’da “mülteci” olarak kalmalarına izin verilecektir. Başvurusu başarılı olmayanlar ise “güvenli bir diğer üçüncü dünya ülkesine” sığınma başvurusunda bulunabileceklerdir.
Birleşik Kırallık’a yasa dışı yollardan giriş yapanların geldikleri ülkeler arasında ilk sıraları Arnavutluk, Afganistan ve Türkiye üzerinden gelen ve sayıları yüzbinleri bulan göçmenler oluşturmaktadır. Bu kişilerin, yaşam koşulları iyi olmayan Ruanda’da uzun süre kalmayı tercih etmeyecekleri açıktır.
Türkiye ile Ruanda arasındaki Turizm İşbirliği Anlaşması’nın uygulamasına yönelik endişelerin, siyasal İslamcı zihniyetin mevcut göçmen politikası ve para karşılığında Avrupa’ya göçleri engellediği hususları dikkate alındığında, yersiz olmadığı kanaatindeyiz.
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Yenilik Partisi Parti Sözcüsü
Doç.Dr. Kemal ÇİFTÇİ